Boşanma ve Çocuklar

Aile, çocuğun ilk sosyal deneyimlerini edindiği yerdir. Anne babanın çocukla olan etkileşimi, çocuğun aile içindeki yerini belirler. Aile birliğinin bozulması tüm aile bireylerini yıpratan bir süreç olmakla birlikte, bu durumdan en çok etkilenen çocuklardır.

Boşanmanın çocuk üzerindeki etkileri büyük ölçüde, çocuğun yaşına, kişilik özelliklerine, anne ve babanın karşılıklı tutumlarına bağlıdır. Boşanan ailelerin çocukları büyük bir travma ile karşı karşıya kalmakta ve devam eden süreçte karşılaşacağı zorluklarla mücadelede de yaşıtlarından daha fazla çaba sarf etmeleri gerekmektedir. Bununla birlikte gelişimsel ve psikolojik sorunlar açısından risk altındadırlar.

Boşanma kararının çocuğa açıklanmasıyla birlikte, bu durumu öğrenen çocuğun yaşananlara ilk tepkisi genellikle durumu yadsıma biçiminde olur. Evden ayrılan ebeveynin gidişi üzerine hiçbir tepki göstermeyebilir veya daha sonra çok doğal bir şekilde eve ne zaman döneceğini sorabilir. Bu gibi durumlar genellikle anne ve babanın kendi tepkilerini aşırı denetim altında tutmalarının çocuktaki yansımalarıdır. Oysa çocuğun üzüntüsünü yaşamasına olanak vermek çok daha sağlıklı bir tutumdur. Bazı durumlarda ise çocuk öfkesini dışa vurabilir ve toplum dışı davranışlara yönelip şiddet gösterebilir. Yapılan araştırmalar çocuk suçluluğu ile boşanma arasında doğrudan bir ilişkinin varlığını ortaya koymuştur.

Bazı çocuklar suçluluk duygularına kapılarak boşanma olayından kendilerini sorumlu tutar. Boşanma olayını terk edilme olarak yaşayan çocukta ise değersizlik duygusu gelişir. İlişkilerin sürekliliğine güveni sarsıldığı için diğer ebeveyn tarafından da terk edilme korkusu yaşar. Anne ya da babanın gidişinin terk edilme olarak yaşanması durumunda, giden kişiye duyulan kızgınlık, çocuğun kendisine çevrilir ve depresyona neden olabilir. Bu gibi depresif durumlar altı veya sekiz hafta kadar sürebilir. Eğer devam eden süreçte geçmezse mutlaka uzman yardımı alınmalıdır.

Yapılan araştırmalarda boşanma sırasında çocuğun yaşının; psikolojik durum, sosyal uyum ve anne-baba ile ilişkileri üzerine en anlamlı etki eden faktör olduğu saptanmıştır.

0–2 YAŞ (BEBEKLİK)

Bu yaş grubunda, çocuğun anlamadığı düşünülerek, en az zarar göreceği inancı oldukça yanlıştır. Ciddi anlamda davranış değişiklikleri gözlenebilir. Ağlama nöbetleri, uyku ve yemek düzeninde değişikliklerle birlikte bozulmalar meydana gelebilir. Oyun ve oyuncak ilgisinin azalması söz konusu olabilir. Duygusal gereksinimlerde artma, uykuda oyuncaklara sarılma, ayrılık kaygısı ve öfke çok sık rastlanan tepkilerdir.

3–6 YAŞ(OKUL ÖNCESİ)

Boşanma olayından en çok etkilenen, bu yaş grubundaki çocuklardır. Kendilerini ailenin merkezinde görmelerinden dolayı, ayrılığa neden olmuşlar gibi hissedebilirler (ebeveynin evden ayrılmasının sebebi olarak kendilerinin kötü olmasını görebilirler). Bu durum yoğun suçluluk duygusu yaratabilir. Anne ve baba tarafından baştan atılmışlık endişesi yaşayabilir, özgüvenleri zedelenebilir, hayal gücü azalabilir ve çekingenleşebilirler. Alt ıslatma (enürezis) ve parmak emme gibi bebeklik davranışlarına geri dönme, uyku bozuklukları, huzursuzluk, rahatsızlık, endişe, karşı gelme, abartılmış korkular ve saldırganlık görülebilir. Terk edilme korkusu yaşayabilirler.

7–12 YAŞ(OKUL ÇAĞI)

İlköğretim dönemindeki çocuklar, boşanma olayı karşısında şiddetli üzüntü, korku ve kaygı gibi tepkiler vermektedirler. Buna bağlı olarak reddetme ve karşı tepki verme görülebilir, ebeveynin gidişini kendilerinin terk edilmesi şeklinde algılayabilirler. Erkek çocuklar babanın gidişi için anneyi suçlama ve özellikle anneye kızgınlık eğilimi gösterebilirler. Yoğun bir kaybetme korkusu söz konusudur. Ebeveynleri suçlayıp öfke geliştirebilir, reddedilmişlik hissine kapılabilirler. Taraf tutmak zorunda bırakılırlarsa yoğun öfke ve kızgınlık yaşayabilirler. Ders başarısında düşüş, okula uyumsuzluk, inatlaşma görülebilir. Boşanma olayından sonra eski yaşantısını devam ettirip ettirememe gibi kaygılar söz konusudur.

ERGENLİK

Otonomi mücadelesi verilen bu süreçte çocuklar, boşanma olayında çok daha fazla öfke, kızgınlık ve yas yaşayabilirler. Bu tür aile problemlerinden utanç ve sıkıntı duyabilirler. Gelecek ve gelecekteki ekonomik durum konusunda kaygılanabilirler. Kendilerini ailelerinden, duygusal anlamda yalıtarak tepki vermektedirler. Henüz hazır olmadığı halde bağımsız olmaya çalışırlar. Suça yönelik davranışlarda artış görülebilir. Denetim eksikliğinden dolayı okuldan kaçma, suça yönelme ve madde bağımlılığı daha sıklıkla görülebilir. Ergenliğin getirdiği ruhsal sorunlar ile boşanmanın getirdiği sorunlar iç içe geçmektedir. Boşanma sonrası yeterli desteği görmeyenlerde ergenlik döneminde ortaya çıkan sorunlar daha yoğun yaşanmaktadır. Okulda ve evde kurallara uymama, hayata boş verme, derslerine yoğunlaşamama, iç sıkıntısı, sinirlilik, öfke patlamaları ve depresif belirtiler sık görülmektedir. Bu dönem birçok ruhsal bozukluğun başladığı dönem olduğundan, boşanmadan sonra, yaşam şartları kötüleşen çocuklarda bu bozukluklar daha erken ortaya çıkabilmekte ve daha ağır seyretmektedir. Depresif belirtiler ve bununla bağlantılı çeşitli organlarda ortaya çıkan fiziksel rahatsızlıklar sık görülmektedir.

Boşanmanın çocuk üzerindeki etkilerini en aza indirebilmek için öncelikle, çocuğa boşanmanın ne demek olduğunu açık ve yaşına uygun bir dille, diğer eşi kötülemeden ve mümkünse anne baba beraber açıklamalıdır. Boşanma kararını ve nedenlerini gizlemeye çalışmak ya da üstü kapalı bir şekilde açıklamak çocukta belirsizlik ve güvensizlik yaratır. Soracağı her sorunun yanıtlanacağını bilmek çocuğun kaygılarını azaltır.

Sebepler ortaya koyularak geçinilemediğini, bir arada mutlu olunamadığını, çabalara rağmen bunun başarılamadığını açıklamak ve tüm çatışmalardan uzak tutmak gerekmektedir. Boşanmada bir suçlu bulunmadığını, bu durumun onunla hiçbir ilgisi olmadığını ve anne babadan birini yitirmeyeceğini, her zaman sevileceklerini ve en iyi şekilde bakılacaklarını vurgulamak ve bu yönde davranmak önemlidir.

Aşırı baskı, aşırı ilgi ve sevgi çocukta olumsuz sonuçlar doğurabilir. Ebeveynlerin tutarlı ve doğru davranmadığı durumlarda benlik saygısında düşme olağandır. Doğru davranışlar uygulanırsa boşanma ya da benzeri olumsuz olaylar, mutlaka çocukları daha az yıpratacak ve olayların üstesinden gelebilmelerini sağlayacaktır.

NestlinG

Üniversite yıllarından başlayan bir blog yazarlığı yanında beğendiği içeriklere kendi görüşlerini de katıp insanların beğenisine sunmayı seven bir yapıya sahip... falan filan... :=)

İlgili içerikler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu