Ebeveynlik tarzınızı test edin!

Bu test, korku, öfke ve üzüntü kavramlarına karşı hem kendi adınıza hem de çocuğunuz adına neler hissettiğinizi değerlendirmek içindir. Lütfen her soru için size en çok uyduğunu düşündüğünüz cevabı işaretleyin.

Ne cevap vermeniz gerektiği konusunda emin olamadığınız sorular için size en yakın gelen cevabi işaretleyin.

D= Doğru   Y=Yanlış

Test

1. Hayatta çocukların gerçekten üzülebileceği çok az şey vardır. D-Y
2. Öfke normaldir, kontrol altında tutulabildiği sürece. D-Y
3. Çocuklar çoğunlukla kendilerini büyüklere acındırmak için mutsuzlarmış gibi davranırlar. D-Y
4. Çocuk öfkelendiğinde yalnız bırakılmalıdır. D-Y
5. Benim çocuğum üzgünken çok arsız ve çekilmez oluyor. D-Y
6. Çocuğumun üzüldüğü zamanlar, tüm problemleri çözüp, her şeyin mükemmel olması için elimden geleni yapmam gerekir. D-Y
7. Benim üzülmeye ayıracak zamanım yok. D-Y
8. Öfke tehlikeli bir durum yaratır. D-Y
9. Eğer çocukların mutsuzluklarını görmezden gelirseniz, çocuğun duyguları kendi kendine ortadan kaybolur. D-Y
10. Öfke çoğunlukla saldırganlığı beraberinde getirir. D-Y
11. Çocuklar kendi isteklerinin yaptırmak için mutsuz davranırlar. D-Y
12. Üzüntü normaldir, kontrol altında tutulabildiği sürece. D-Y
13. Üzüntü biran evvel aşılması gereken bir durumdur, üzerinde fazla durulmaması gerekir. D-Y
14. Çocukların üzüntüleriyle başa çıkmak benim için problem değildir, tabii çok uzun sürmediği sürece. D-Y
15. Mutlu bir çocuğu aşırı duygusal bir çocuğa tercih ederim. D-Y
16. Çocuğum üzgünse, problemi çözmem gerekir. D-Y
17. Çocuklarımın üzüntülerini biran önce geride bırakmaları için elimden geleni yaparım, böylelikle daha güzel şeylere odaklanmaya başlayabilirler. D-Y
18. Bir çocuğun üzgün olmasını ona bir şey öğretmek adına bir fırsat yarattığını düşünmüyorum. D-Y
19. Bence çocuklar olumsuz şeylerin üzerinde fazla dururlarsa üzülürler. D-Y
20. Benim çocuğum öfkeliyken çok arsız ve çekilmez oluyor. D-Y
21. Çocuğumun belirli bir noktaya kadar öfkelenmesine izin veririm. D-Y
22. Çocuğum üzgünse, bunu ilgi çekmek için yapıyordur. D-Y
23. Öfkeyi anlamak, keşfetmek önemlidir. D-Y
24. Çocukların çoğu anlayışsız ve olgunlaşmamış oldukları için öfkelenirler. D-Y
25. Çocuğumun öfkeli hallerini keyifli hallere çevirmeye çalışırım. D-Y
26. Öfke dışa vurulmalı ve ifade edilmelidir. D-Y
27. Çocuğumun mutsuz olduğu durumlar, bana onunla yakınlaşma şansı verir. D-Y
28. Çocukların öfkelenebilecekleri çok az şey vardır. D-Y
29. Çocuğum üzgünken, onu neyin üzdüğünü keşfetmesine yardımcı olurum. D-Y
30. Çocuğum üzgünken, onu anladığımı gösterecek şeyler yaparım. D-Y
31. Çocuğumun üzüntüyü duygusunu deneyimlemesini isterim. D-Y
32. Önemli olan çocuğu neyin üzdüğünü anlamaktır. D-Y
33. Çocukluk mutlu ve huzurlu geçirilmesi gereken bir dönemdir, üzgün ve öfkeli değil. D-Y
34. Çocuğumun üzgün olduğu zamanlarda, mutlaka o üzen şeyi konuşmaya zaman ayırırız. D-Y
35. Çocuğum üzgün olduğunda, ona neden böyle hissettiğini anlamasına konusunda yardımcı olurum. D-Y
36. Çocuğumun öfkeli olduğu zamanlar, bizim yakınlaşmamız adına fırsatlardır. D-Y
37. Çocuğum öfkeliyken, bu duygusunu onunla beraber deneyimlemek için zaman ayırırım. D-Y
38. Çocuğumun öfke duygusunu deneyimlemesini isterim. D-Y
39. Bence çocukların zaman zaman öfkeli hissetmelerinde bir zarar yoktur. D-Y
40. Önemli olan çocuğun neden öfkeli hissettiğini anlamaktır. D-Y
41. Çocuğum üzüldüğünde, onu fazla şımarmaması için uyarırım. D-Y
42. Çocuğum üzüldüğünde, ilerde karamsar birine dönüşür mü diye kaygılanırım D-Y
43. Çocuğuma üzüntü duygusu ile ilgili özel bir şeyler öğretmeye çalışmıyorum. D-Y
44. Üzüntü ilgili öğreteceğim bir şey varsa o da şudur: üzüntüyü ifade etmek normaldir. D-Y
45. Üzüntüyü ortadan kaldırmak için yapılacak bir şeyler olduğunu sanmıyorum. D-Y
46. Üzgün bir çocuğu yapılabilecek tek şey; onu rahatlatmaktır. D-Y
47. Çocuğum üzgün olduğunda, ne olursa olsun onu çok sevdiğim mesajını veririm. D-Y
48. Çocuğum üzgün olduğunda, benden tam olarak ne beklediğini bilmiyorum. D-Y
49. Çocuğuma öfke duygusu ile ilgili özel bir şeyler öğretmeye çalışmıyorum. D-Y
50. Öfke ilgili öğreteceğim bir şey varsa o da şudur: öfkeyi ifade etmek normaldir. D-Y
51. Çocuğumun öfkelendiğinde, onun ruh haline anlayış göstermeye çalışırım. D-Y
52. Çocuğum öfkeliyken, ne olursa olsun onu çok sevdiğim mesajını veririm. D-Y
53. Çocuğum öfkeliyken, benden tam olarak ne beklediğini bilmiyorum. D-Y
54. Çocuğum çok sinirli ve bu beni kaygılandırıyor. D-Y
55. Bence bir çocuğun öfkesini göstermesi doğru değildir. D-Y
56. Öfkeli insanlar kendilerinin kontrol edemezler. D-Y
57. Eğer çocuk öfkesini ifade etmeye başlarsa bu sinir kriziyle son bulur. D-Y
58. Çocukların öfkelenmesinin tek sebebi istedikleri şeyleri yaptırmaktır. D-Y
59. Çocuğumun öfkeliyken yıkıcı davranışlar göstermeye eğilimi beni endişelendiriyor. D-Y
60. Eğer çocukların öfkelenmesine izin verirseniz, size her istediklerini yaptırmak için bunu kullanırlar. D-Y
61. Öfkeli çocuklar çevrelerine karşı saygısızlık ederler. D-Y
62. Çocuklar öfkelendiklerinde çok komik oluyorlar. D-Y
63. Öfkelendiğimde iyi düşünemem, sonradan pişman olacağım hareketler yaparım. D-Y
64. Çocuğum öfkelendiğinde, sorunu çözmem gerekir. D-Y
65. Çocuğum öfkelendiğinde, dayak atmanın zamanı gelmiştir. D-Y
66. Çocuğum öfkelendiğinde, onu durdurmaya çalışırım. D-Y
67. Çocuğumun öfkelenmesini pek önemsemem. D-Y
68. Çocuğum öfkelendiğinde durumu fazla ciddiye almam. D-Y
69. Öfkelendiğim zamanlarda kendimi patlamaya hazır bomba gibi hissederim. D-Y
70. Öfke hiçbir işe yaramaz. D-Y
71. Çocukların öfkelerini ifade etmeleri heyecan vericidir. D-Y
72. Çocukların öfkeleri ciddiye alınmalıdır. D-Y
73. Çocuklarında öfkelenmeye hakkı vardır. D-Y
74. Çocuğum öfkelendiğinde, onu neyin öfkelendirdiğini anlamaya çalışırım. D-Y
75. Çocuklara öfkelenmelerinin sebebini bulmak konusunda yardımcı olmak önemlidir. D-Y
76. Çocuğum bana karşı öfkelendiğinde, onu pek de dinlemek istemiyorum. D-Y
77. Çocuğum öfkelendiğinde, hayata karşı çok dayanıksız olduğunu düşünüyorum. D-Y
78. Çocuğum öfkelendiği zamanlarda, bir şeyleri neden olduğu gibi kabul edemediğini sorguluyorum. D-Y
79. Çocuğumun öfkelenmesini, kendi hakkını aramasını isterim. D-Y
80. Çocuğumun üzüntüsü benim için pek de abartılacak bir durum değildir. D-Y
81. Çocuğum öfkeliyken, kafasından neler geçtiğini merak ederim. D-Y


TEST SONUCLARINI DEGERLENDIRME

Yok Sayan:

Aşağıdaki sorulardan “doğru” cevabı verdiğiniz soru sayısını toplayın:

1, 2, 6, 7, 9, 12, 13, 14, 15, 17, 18, 19, 24, 25, 28, 33, 43, 62, 66, 67, 68, 76, 77, 78, 80.

Toplamda bulduğunuz sayıyı 25’e bölün. Elde ettiğiniz sayı sizin “yok sayan” skorunuz.

Reddeden:

Aşağıdaki sorulardan “doğru” cevabı verdiğiniz soru sayısını toplayın:

3, 4, 5, 8, 10, 11, 20, 21, 22, 41, 42, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 63, 65, 69, 70.

Toplamda bulduğunuz sayıyı 23’e bolun. Elde ettiğiniz sayı sizin “reddeden” skorunuz.

Aşırı Hoşgörü Gösteren:

Aşağıdaki sorulardan “doğru” cevabı verdiğiniz soru sayısını toplayın:

26, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 52, 53.

Toplamda bulduğunuz sayıyı 10’a bölün. Elde ettiğiniz sayı sizin “ aşırı hoşgörü gösterme” skorunuz.

Duygu Koçluğu Yapan:

Aşağıdaki sorulardan “doğru” cevabı verdiğiniz soru sayısını toplayın:

16, 23, 27,29, 30, 31, 32, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 51, 64, 71, 72, 73, 74, 75, 79, 81.

Toplamda bulduğunuz sayıyı 23’e bölün. Elde ettiğiniz sayı sizin “Duygu Koçluğu” skorunuz.

Ebeveynlik Tarzınız

Simdi elde ettiğiniz skorları karşılaştıralım. Belki test sonuçları sizi çok şaşırttı ya da çoğu sonuç tam da önceden tahmin ettiğiniz gibi. Test sonuçlarını birlikte değerlendirelim. En yüksek puan elde ettiğiniz bölüm en fazla eğilimli olduğunuz ebeveynlik stilini işaret eder. Diğer bir deyişle eğer en yüksek puanı duygu koçluğu bölümünden aldıysanız en fazla eğilimli olduğunuz stil tam da budur.

Aslında Ebeveynlik tarzlarınızı değerlendirirken dikkat edilecek 2 önemli nokta vardır: çocuk olarak ve ebeveyn olarak kendiniz. Unutmayın ki kendi çocukluk deneyimlerimiz bizim ebeveynlik tarzlarınız üzerinde son derece etkilidir. Kendi ebeveynlik tarzınızı anlamaya çalışırken geriye gidin ve nasıl bir ortamda büyüdüğünüzü hatırlayın. Sizin evinizde duygular ne anlama gelirdi? Üzüntü ya da öfke olağan karşılanan duygular mıydı? Bu tip anlarda aile bireylerinin birbirlerine destek olur muydu? Yoksa öfke yıkıcılıkla, korku zayıflıkla ve üzüntü zavallı olmakla mı ilişkilendirilirdi? Duygular yıkıcı ya da tehlikeli miydi?

Anılarınız anne veya baba olarak zayıf ve güçlü yanlarınızı değerlendirmenize ve hatta belki de bazı anlamlandıramadığınız davranışları neden sergilediğinizi keşfetmenize yardımcı olacaktır. Güzel haber şu ki çocuklarınızla ilişkilerinizi geliştirmek her zaman mümkündür. Kendinizi ve çocuklarınızı anlamaya zaman ayırmak ve farkındalığınızı arttırmak büyülüdür ve her zaman çok ise yarar.

Ebeveynlik Tarzınıza Göre Nasıl Davranırsınız?

Diyelim ki işe geç kaldınız ve 3 yaşındaki çocuğunuzu da okula bırakmanız gerekiyor. Hangi ayakkabıyı giyeceği ile ilgili basit bir anlaşmazlık yaşandı ve çocuğunuzun gerginliği artmış durumda. 1 saat içinde bir toplantınız olduğunu duyması da herhangi bir değişiklik yaratmadı. O gün okula gitmeyi istediği de söylenemez. Okula gitmeme ihtimalinin olmadığını da belirttiniz. Bir anda kendini yere atıp ağlamaya başladı. Tek istediği ise evde kalıp oyun oynamak…

Duyguları Yok Sayan Bir Ebeveynseniz: Çocuğunuza kreşe gitmemesinin çok saçma olduğunu, üzülecek hiçbir şey olmadığını söylersiniz. Sonrasında da çocuğunuzun ilgisini başka bir yöne çekebilmek için ona bir kurabiye verebilir ya da okulda öğretmeniyle beraber ne kadar çok eğleneceğinden söz edebilirsiniz.

Duyguları Reddeden Bir Ebeveynseniz: Çocuğunuzu, acele etmediği için azarlar ve ona bu tarz şımarıklıklarından bıktığınızı söylersiniz. Daha da uzatırsa, artık sabrınızın taşacağını ve tokadı yiyeceğini belirtirsiniz.

Aşırı Hoşgörü Gösteren Bir Ebeveynseniz: Çocuğunuzu kucaklar, onunla empati kurar ve evde kalmayı istemesini çok iyi anladığınızı söylersiniz. Fakat bu aşamadan sonra nasıl davranılması gerektiğini bilemez olursunuz. Onu azarlamaz ya da cezalandırmazsınız ama evde kalamayacağına da ikna etmeye çalışırsınız. 10 dakika daha oyun oynamayı kabul eder, ama bunu yapmanız halinde ağlamadan evden çıkması gerektiğini söylersiniz. Bu davranış da yaşadığınız sorunu sadece ertesi sabaha kadar çözer.

Peki ya Duygu Koçluğu Yapan Bir Ebeveynseniz: Tıpkı aşırı hoşgörülü davranan ebeveyn gibi başlarsınız. Onunla empati kurar ve üzüntüsünü çok iyi anladığınızı söylerseniz. Ancak bununla yetinmez ve çocuğunuzu, kendisini rahatsız eden duygularla nasıl baş edebileceği konusunda da yönlendirirsiniz. Ve muhtemelen şöyle bir diyalog yaşarsınız.

Siz: Hadi ama ceketini giyin, artık evden çıkmamız lazım.

Çocuğunuz: Hayır, okula gitmek istemiyorum.

Siz: Gitmek istemiyorsun demek, peki neden?

Çocuğunuz: Çünkü evde kalmak istiyorum.

Siz: Gerçekten mi?

Çocuğunuz: Evet, seninle beraber evde kalmak istiyorum.

Siz: Tatlım, kendini nasıl hissettiğini çok iyi anlıyorum. Bazı sabahlar işe koşturmaktansa seninle koltuğa uzanıp kitap okumayı istiyorum ben de. Ama işyerindeki insanlara saat tam dokuzda orda olacağıma söz verdim, geç kalamam.

Çocuğunuz: (ağlamaya baslar) Ya, ama neden, haksızlık bu! Ben hiçbir yere gitmek istemiyorum.

Siz: Mert yanıma gel (onu kucağına alır). Özür dilerim canım, ama evde kalamayız. Eminim şu anda çok üzgünsün.

Çocuğunuz: Evet.

Siz: Belki biraz da kırgınsın.

Çocuğunuz: Evet.

Siz: Ben de mutsuz ve kırgınım (bir sure ağlamasına izin verirsiniz ve bu sırada ona sarılmaya devam edersiniz). Bak aklıma ne geldi! İki gün sonra, Cumartesi günü ne benim işe ne de senin kreşe gitmen gerekmiyor. Bütün günü birlikte geçirebileceğiz. Cumartesi için özel bir şeyler planlamak ister misin?

Çocuğunuz: Kek yapıp, çizgi film seyredelim.

Siz: Süper! Başka?

Çocuğunuz: Oyuncaklarımı alıp parka gidelim mi?

Siz: Olur.

Çocuğunuz:  Ahmet de bizimle gelebilir mi?

Siz: Olabilir. Annesine sormamız lazım önce. Ama şimdi evden çıkmamız lazım tamam mı?

Çocuğunuz: Tamam.

İlk bakışta Duygu Koçluğu yapan ebeveyn, çocuğunun ilgisini evde kalmaktan başka bir yöne çektiği için, yok sayan ebeveyne benzetilebilir. Ancak bu iki stil arasında önemli bir fark vardır. Bu örnekte ebeveyn çocuğunun duygularını onaylamış, kabul etmiş ve bu duyguları isimlendirmesi konusunda ona yardımcı olmuştur ve en önemlisi ağlamasına izin vermiştir. Çocuğunun duygularına odaklanmasında bir sakınca görmemiş, saçma dememiş, ilgisini başka bir yöne çekmeye çalışmamıştır. Yok sayan bir ebeveynin yapacağı gibi üzgün olduğu için çocuğunu azarlamamıştır. Onun duygularına saygı gösterip, isteklerinin makul olduğu mesajını vermiştir.

Benzer şekilde, aşırı hoşgörülü ebeveynin de tersine, duygu koçluğu yapan ebeveyn olarak sınır koymuştur. Burada ebeveyn çocuğunun duygularıyla başa çıkması için zaman yaratmış ve ona ise geç kalmayacağını, iş arkadaşlarına söz verdiğini hatırlatmıştır. Çocuğun kırgınlığı, ebeveyni korkutup geri çekmemiştir. Çocuk duygusunu tanımladığı, deneyimlediği ve kabul ettiği anda, ebeveyni onu eğlenceli gelecek planlarına odaklayarak o anki mutsuzluğundan uzaklaşabilmesinin mümkün olduğunu öğretmiştir.

Gottman Enstitüsü tarafından, sağlıklı ebeveyn-çocuk ilişkisi üzerinde yapılan araştırmalar, yukarıdaki diyalogda duygu koçluğu sürecinin tüm aşamalarının yer aldığını göstermektedir.  Duygu Koçluğu sürecini daha iyi anlamak için bu aşamaların neler olduğunu görmenizde yarar var:

Kaynak: Alıntı

TiTaNiC

İnternet ortamında hobi amaçlı yayınladığı içeriklerle kullanıcılara doğru bilgilere ulaştırmayı ve eğlendirmeyi hedeflemektedir...

İlgili içerikler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu