Güneş Enerjisinin Potansiyeli

Güneş enerjisinin potansiyeli henüz tam olarak belirlenemiyor. Yeryüzüne 40 dakika süresince çarpan güneş ışığının içerdiği enerji, küresel enerji tüketim toplamına eşit. ABD ise bu konuda çok şanslı bir ülke, çünkü ülkenin büyük bir bölümü güneş ışığını yeterince alıyor. Örneğin yalnızca güneybatıda 650.000 kilometre karelik bir alan güneş enerjisi ile çalışacak santrallerin kurulması için müsait. Bu bölge 4.500 katrilyon Btu (British thermal units) güneş ışını alıyor. Bu ışının % 2.5′luk bir oranı elektriğe dönüştürülebilseydi, ülkenin 2006 yılındaki toplam enerji tüketimini karşılayabilirdi.

ABD’nin güneş enerjisine geçmesi için çok geniş bir toprak parçasının fotovoltaik (FV) panellerle ve güneş ışığını odaklayan aynalarla kaplanması gerekiyor. Ayrıca enerjinin ülkenin dört bir yanına taşınması için doğru akım (DC) nakil ana hatlarının kurulması da gerekli.

Aslında bütün bunlar için teknoloji hazır. Uygulamaya geçmek için hazırlanan “Büyük Plan”ın yürürlüğe girmesi durumunda ABD’nin elektrik tüketiminin %65′i ve toplam enerjisinin %35′i 2050 yılına kadar güneş enerjisi ile karşılanacak. Bilim adamları bu enerjinin tüketiciye satış fiyatının bugünkü konvansiyonel enerji kaynaklarına eşit olacağını öngörüyor. Bu da elektriğin kilovat saatinin yaklaşık 5 sent olması anlamına geliyor. Eğer rüzgâr, biyo-kütle ve jeotermal enerji de aynı anda devreye girerse, yenilenebilir enerji 2100 yılına kadar ülkenin elektrik gereksiniminin %100′ünü ve toplam enerji gereksiniminin %90′nını karşılayabilir.

Federal hükümetin 2050 yılında tamamlanması düşünülen planın finansmanı için yaklaşık 400 milyar dolara ihtiyacı var. Bu çok büyük bir yatırım olarak düşünülse de kısa zamanda daha büyük bir miktarda getiri sağlayacak. Bir kere güneş santralleri çok az fosil yakıt tüketir veya hiç tüketmez. Bu da her yıl milyarlarca doların tasarruf edileceği anlamına geliyor. Altyapının kurulmasıyla, kömürle çalışan yaklaşık 300 santral, doğalgaz ile çalışan daha büyük 300 santral ve bunların tükettiği yakıt devre dışı kalacak. Plan, kısaca, ithal petrole olan bağımlılığı tümüyle ortadan kaldırırken, ABD’nin dış ticaret açığını azaltacak ve Ortadoğu’daki siyasi tansiyonu hafifletecek. Bu arada güneş teknolojisi kirlilik yaratmadığı için de plan, enerji santrallerinden 1.7 milyar ton, benzinli taşıtlardan 1.9 milyar ton sera gazı emisyonunu ortadan kaldıracak. 2050 yılında ABD’nin karbon dioksit emisyonu 2005 yılındaki emisyonun %65 altına inecek. Bunun da küresel ısınmanın frenlenmesi açısından önemli bir gelişme olması bekleniyor.

İlgili içerikler

TiTaNiC

İnternet ortamında hobi amaçlı yayınladığı içeriklerle kullanıcılara doğru bilgilere ulaştırmayı ve eğlendirmeyi hedeflemektedir...

İlgili içerikler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu