Bitkilerin Dili – Mistik İnançlar

Doğanın sunduğu çeşitli bitkilerin dili aslında bizlere çok şey anlatıyor. Ancak bunları çözebilmek kolay değil. İşte doğadan bizlere sunulanlardan bir demet…

YEŞİL SALATA “Lettuce”
Romalılar salatanın güçlü bir afrodizyak ve döllenmeye yararlı olduğuna inanırlardı, festivallerde ve düğünlerde çok fazla salata tüketilirdi ama daha çok sarhoşluğa karşı daha uygunu çabuk sarhoş olmamaya yararlı olduğu kabul ediliyordu. İngiliz folklöründe ise bahçelerde çoğalan yeşil salatalar, verimsizlik anlamına gelir.

ZAMBAK “Lily”
Öncelikle bakireliğin simgesidir; bu nedenle “zambak kadar temiz” denir. Genel anlamda şanssızlığın kırılmasına, tarlaların zarar görmemesini sağlar. Eğer bir erkek evinde karısı veya diğer kadın aile bireyleriyle sorunlar yaşıyorsa, zambak evin içindeki kötü etkileri temizleyecektir.

ZUFAOTU (ÇÖRDÜK) “Hyssop”
Çok eski zamanlardan beri bilinen bu bitki, kutsal yapıların dışlarını temizlemekte kullanıldı ve bu nedenle de kutsal olarak tanımlandı (İncil’de de adı geçer). Aromatik koyu yeşil yaprakları, pembe, beyaz veya mavi çiçekleri vardır. Tadı ve kokusunda güçlü bir nane etkisi hissedilir. Göğüs hastalıklarında ve romatizmada yararlıdır ve terlemeyi arttırır.

İlgili içerikler

ADAÇAYI “Sage”
Genelde şans bitkisidir. Ardarda sekiz sabah yenilirse, sıtmaya iyi geldiğine, astımı tedavi ettiğine inanılırdı. Kurutulmuş adaçayı, pipoya konulur içilirdi, taze yaprakları diş temizliğinde kullanılırdı. Adaçayının çeşitli renkleri vardır, baharatlı hoş kokulu mor çiçekler açar. Bitkinin adı Latin kökenli “kurtarıcı” anlamına gelir. Adaçayı, boğaz hastalıklarına, dişeti hastalıklarına, tifoya, yüksek ateşe ve kızamığa iyi gelir, ayrıca sayısız rahatsızlığa karşı da etkin olduğu kabullenilmektedir.

ADAMOTU “Mandrake”
Kıskançlığın ama yanısıra da kısırlığın bitkisidir. Çok eskiden afrodizyak olarak kullanıldı; ayrıca anestezik etkileri bulunmaktadır. Eğer bir tarlada ikiz olarak bulunursa, şeytani bir etkiden korkulur, söküldüğünde çığlıklar attığına inanılırdı. Bu ses bitkinin ölümü demekti. Ayrıca çevredeki et yiyen aç hayvanların yakalanması için özellikle ekilirdi.

BAHAR ÇİÇEKLERİ “Blossoms”
Tüm zamanlarda zamansız açan çiçeklerin kötü şans getireceği kabul edilmiştir. Özellikle çok sert geçen kışlarda çiçekler açarsa hastalıkların ve ölümün geleceğine inanılırdı. Geç açan Noel çiçekleri kısa zaman içinde hastalık ve ölüm demekti.

BAHÇE NANESİ “Spearmint”
El çatlaklarına iyi gelir, sivri uçlu lila renkli çiçeklerini yaz aylarında açar. Antik Yunan Mitolojisi’nde yeri vardır; “Mentha” bitkiye dönüştürülmüş ve “Mint” adını almış bir su perisidir (Nymph).

BAKLA “Broad Bean”
Baklanın ölülerin ruhuna sahip olmaya yaradığına inanılırdı; ayna zamanda da bakla çiçeği kazalara karşı bir önlemdi. Artık yıllarda baklanın karmakarışık büyüyeceği, kahinler ve şamanlar için baklanın şekli hayaletlerle ilgiliydi ve kahinler bakla ile geleceği görürlerdi. Bakla, eğer evin çevresine serpilirse 12 ay boyunca evi korurdu. Eski bir Avrupa geleneğinde, farklı yetiştirilen üç adet bakla tanesi, bir yaz gecesinde saklanır vebulma oyunun oynanırdı. Dokunulmamış bakla iyi sağlığa, soyulmuş bakla tanesi iyi ve zengin bir yaşama, soyulan baklanın üçüncü tanesi dolu doluysa yani tombulsa güçlülüğe işaretti.

BEZELYE “Pea”
Yine benzer bir gelenek; bezelyenin içinde tek bir tane çıkarsa işler iyi gitmeyebilir ama dokuz tane varsa durum iyidir, fakat bir tanesini sağ omuzunuzun üzerinden arkanıza atmayı sakın unutmayın.

BİBERİYE “Rosemary”
Biberiye bolluğun simgesidir; ev kadınları mutfakta iyi bir tadlandırıcıdır, aynı zamanda biberiye eski çağlarda ölüleri anmak için kullanılıyordu, yaprakları cenazelerde serpilirdi. Biberiye, Akdeniz ve Avrupa’da yetişen aromatik, iğne yapraklı (mavi-yeşil, gümüş ve altın renkli olabilir), mavi, beyaz ve pembe çiçekli bir bitkidir. Biberiye, ılımlı kışların, uzayan baharın da simgesiydi.

BÖĞÜRTLEN “Blackberrie”
Böğürtlenin romatizma, ateş, öksürük gibi hastalıkları yatıştırdığına hep inanılmıştır ama buna karşın eski Fransa ve İngiltere’de böğürtlen, şeytanla ilişkilendirilirdi. Fransızlar’a göre bu meyve, şeytanın ağzından çıkmıştı. İngiltere’de uğursuzluğa karşı böğürtlen, özellikle Başmelek Cebrail’in günü kabul edilen 11 Ekim’de toplanırdı, o günde şeytanın böğürtlen çalılıklarının içine düşeceğine, dikenlerden yaralanarak lanetinden vazgeçmek zorunda kalacağına inanılırdı.

CİVANPERÇEMİ “Yarrow”
Orta Çağ’da büyücülerin “Şeytanın Oyuncağı-ısırganı” adını verdikleri bitki. Doğaüstü güçleri sağladığına inanılıyordu. İsveç kökenlidir ve bira üretiminde kullanılır. Uzun ömürlü, koyu yeşil tüylü yapraklı, yaz aylarında açan salkım halinde soluk lila ve beyaz renkli çiçekleri vardır, ezildiği zaman hoş bir aroma yayar. Troya Savaşı’nda Achilles tarafından yaraları sağıltmak için kullanılmıştır. Günümüzde yara izlerini yok etmek ve dokuları gençleştirmek için kullanılmaktadır.

ÇAM KOZALAĞI “Pine Cone”
Eski yüzyılllarda kozalaklar hava tahminleri için kullanıldı. Kozalak açıksa, hava iyi olacak kapalıysa bozacak anlamına geliyordu.

ÇUHA ÇİÇEĞİ “Primrose”
Bir kış çiçeğidir ve evlere alınması hoş karşılanmıyor, ölüm anlamına geliyordu. Tarlalardan en az 13 demet çuha çiçeği toplanmalıydı, aksi halde tavuklar zarar görebilirdi. Gal folklöründe Haziran’dan evvel çuha çiçeğinin açması iyi değildir, bunlara karşın kötü ruhlar bu çiçeği sevmezler uzaklaşırlardı, bir dönem uykusuzluğa karşı ilaç olarak kullanılmıştı.

DEFNE “Bay”
Defne yaprakları, Eski Roma’da kahramanların veya zafer kazanan kumandanların başlarına çelenk yapılarak konulurdu. Defne eğer gölgede yavaş yavaş kurutulur ve kapalı bir yerde iyi saklanırsa tüm pişirimlerde kullanılabilir. Defne parlak ve düz yapraklarını dökmeyen bir bitkidir, küçük krem-beyaz rengi çiçekleri yaz aylarının ortalarında açar.

DEREOTU “Dill”
Orta Çağlar’da büyücülükte ve büyü ilaçlarının yapımında kullanılırdı, buna karşın yatmadan önce çay olarak kaynatılırsa iyi bir uyku uyumak için yararlıdır. Tüylü yeşil yaprakları ve ince sarı çiçekleri vardır ve solunum kolaylaştırıcıdır.

DİKENLİ ÇALI “Bramble Bushe”
Eski dünyada, çalılardan yapılan kemerlerin altından geçildiğinde, hastalıkların uzaklaşacağına inanılırdı. Çalılarda oluşan yaban böğürtlenleri yenirse çıbanlara, romatizmaya, deri lekelerine, öksürüğe iyi geldiği kabul edilirdi.

1 2 3 4 5Sonraki sayfa

rerkan

Kendi işinde kendi gücünde kendi keyfinde biri.

İlgili içerikler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu