Adı Koyulamayan İlişki

Uzun süredir üzerine deneme mahiyetinde bir yazı yazma hissini hissettiğim bir konudur. Yine öyle yapacaktım velhasıl düşündüm de edebiyat, romantizm, duygusallık kim ben kim? O yüzden döndüm ben forumdaki favori bölümüme CerezSözlüğüme!

Efendim söylediğim gibi uzun süredir hakkında düşünüp taşınmışlığım azıcık da gugıl amca sayesinde kişisel gelişim olarak da takip etmişliğim var. Herkesin zamanın birinde yaşamışlığı vardır herhalde bu olguyu yaşamadıysanız da hiç kendinizi şanslı hissetmeyin. Her canlı bir gün bu ilişkiyi tadacaktır diyorum başka da bir şey demiyorum.

Bu tip ilişkinin bir tanımı yoktur bir başı da yoktur nasıl başlamıştır kestiremezsiniz zaman zaman bitmeyeceği korkusu dolar içinize ama eğer hayatın sillesini öyle ya da böyle bi şekilde yediyseniz öncesinde bilirsiniz ki neler gelir neler geçer yani bu da geçer bu da geçer..

Nedeni yoktur bu “ilişki” tanımına bile girip girmediği belirsiz olgunun. Neden olmuştur yıllar sonra bile aklınız almayacaktır..

Diğer bir etkisi platonik aşktan bile daha beterdir. Platoniksindir umudun vardır, çaban vardır, iyi-kötü, sinsi-masum planların vardır, seni sevme ihtimalini sevmişliğin vardır, onu tanıma çaban vardır.. Diğer insanların birbirlerini tanımakla geçirdiği zamanı siz birbirinizi tanımamakla geçirmişsinizdir. Ona dair br işey bilmiyorsundur sormamışsın bile hatta, adı yok ya ilişkinin neye dayanarak neyini soracaksın. İşte tam zamanıdır “sen benim hiçbir şeyimsin yazdıklarımdan çok daha az” demenin.. Ne dost olabilmişsinizdir ne sevgili.. Hatta bunun bile farkına varmanız epey bir zamanınızı alacaktır. Günün birinde bi arkadaşına rastladığında sana bi çekil kenara dediği vakit anlayacaksındır senin onun için kim olduğunu ama yine de dedim ya anlaman zaman alacaktır o kadar kolay değildir anlamak.. Ardından dönüş repliği daha bir nağmeli gelecektir kulaklarınıza.. Senin hiç bilmediğin bir derdi varmıştır aslında dert sen de değilsindir onu bilirsin bir tek. O da teselli armağınındır bozdurup bozdurup harcayabilirsin. Son hamleyi bekliyorsunuzdur artık içten içe kendiniz bile bilmiyorsunuzdur ama bekliyorsunuzdur. Son darbeyi de yemeden gidemezsiniz bir yerlere böylesi bir eziklik psikolojisine de alışma yetisi kazanırsınız bonus olarak. Kapıyı açar sessizce; size düşen gitmek ya da kalmak olur; acıtır. Ne gitmeye hazırsınızdır ne de kalacak gücünüz vardır; acıtır.

Sona gelmişsinizdir artık; acıtır, başladığı günü bile bilmezsiniz; acıtır, gitmeniz gerektiğini bilirsiniz; acıtır. Tüm bu acıların bir miladı yoksa da bir sonu olacaktır elbet diye beklemeye koyulursunuz. Bilirsiniz bu böyle gitmeyecektir ama ne zaman sona erecektir bilmezsiniz bu da acıtır. Bir gün gözlerinizi açtığınızda her şey bir rüya gelir. Çünkü bir rüyadan uyanmışsınızdır, “gerçek” hayatınızda daha büyük acılarınız vardır aslında hatırlarsınız. Bir rüyalık da olsa unutturduğu için önce adı konmamış ilişkinize teşekkür edersiniz, sonra da adı konmamış ilişkinizin sizi parçalamasına izin vermeyen gerçek hayatınızın acılarının kazandırdığı bağışıklık duygusuna. Ve işte o zaman keşke derseniz.. keşke şu anda dudağımın kenarındaki alaycı gülümsemeyi görebilseydin sen de..

Kaynak:  Cerezforum.com – (E-PaCK)

TiTaNiC

İnternet ortamında hobi amaçlı yayınladığı içeriklerle kullanıcılara doğru bilgilere ulaştırmayı ve eğlendirmeyi hedeflemektedir...

İlgili içerikler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu